Belma AKÇURA – Son bir yıldır Kahramanmaraş, Osmaniye, Gaziantep, Hatay, Malatya, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adıyaman, Kilis, Adana’yı vuran, bazı ilçeleri neredeyse haritadan silen iki büyük depremin yarattığı yıkımın büyüklüğünü, şiddetini, sonuçlarını tartıştık.
Deprem konusunda ortak bilinç yaratmak, mevcut sorunlara çözüm üretebilmek için. Bilinçli miyiz, hazır mıyız, dayanıklı mıyız gibi sorulara yanıt aradık. Ama doğal felaketlerle karşı karşıya kaldığımızda bile kutuplaşmanın ve bunun sonucunda ortaya çıkan yalan yanlış bilgilerin önüne geçemedik.
★★★
Sahte görüntülerle yanılttılar
Mesela deprem sonrası sosyal medyada çok sayıda sahte haberin üretilmesi ya da gerçek haberlerin çarpıtılması, endişe yaratacak boyutta bir dezenformasyona yol açtı. İnsanlar yanlış bilgilerle manipüle edildi. Paylaşılan bazı gerçek dışı içeriklerle insanlar paniğe sevk edildi. Siyaset üzerinden yaratılan kutuplaşmalarla arama kurtarma çalışmaları olumsuz yönde etkilendi. Tam da bu nedenlerle farklı tarihlere ve olaylara ait bazı görüntüler deprem ya da yıkımlara ait görüntülermiş gibi paylaşıldı.
Örnek çok. Mesela 2021’de ABD Miami’deki bir apartman dairesinin yıkılma anını gösteren fotoğrafın paylaşılması gibi. Ya da “depremde nükleer santral patladı” iddiasıyla paylaşılan bir başka fotoğrafın 2020’de Lübnan’ın başkenti Beyrut Limanı’ndaki patlamayı gösteriyor olması gibi… Sosyal medyada yıkıma dair güncel olmayan görüntülerin yaygınlaşması da toplumda zaten var olan “moral panik” ortamının daha da artmasına yol açtı.
★★★
Komplo teorileriyle algı yarattılar
Depremin yarattığı yıkımın büyüklüğü karşısında ne yapabiliriz sorusuna yanıt aramak yerine çeşitli komplo teorileriyle depremden nemalanmak isteyenlerin sayısı da az değildi. Mesela komplo teorileri ABD’li petrol şirketinin Kahramanmaraş’ta petrol ararken depremi tetiklediği iddiası ile başladı. Uzaydan gönderilen titanyum çubuklarla deprem yaratıldığı iddiasıyla sürdürüldü. İddialar depremin insan eliyle tetiklendiği ya da depremi dış güçlere bağlamak gibi yanlış bilgilere kadar uzandı. Bir başka grup da depremi ısrarla, iklimleri değiştiren, depremi tetikleyen Haarp silahlarına bağladı. Bütün bu komplo teorilerinin siyasi süreci etkilemeye yönelik olduğunu söylemek yanlış olmaz.
★★★
Yabancı düşmanlığını tırmandırdılar
En kötüsü de yağmalama olaylarında sadece Suriyelilerin hedef gösterilmesiydi. Suriyeli nüfusun yoğun olduğu deprem bölgelerinde yağma ve hırsızlık olayını Suriyelilere mal etmek, nefret ve yabancı düşmanlığını beraberinde getirdi. Başka haberlere konu olan eski tarihli bazı görüntüler sosyal medyada mülteci düşmanlığını körükledi. Örneğin muhalif bir parti genel başkanının bir gazete haberinden yola çıkarak bir Suriyelinin cep telefonu çaldığı yönündeki iddiası doğru olmadığı halde sosyal medyada dolaşıma sokuldu. Ya da Gaziantep’te yağma yaparken dövülen Suriyeliyi gösterdiği iddiasıyla kullanılan bir başka fotoğrafın da Sakarya’da yaşanan bir başka şiddet olayına ait olduğu ortaya çıktı.
★★★
Bilimsel açıklamaları çarpıttılar
Medyada sorumsuz habercilik, sosyal medyada yaratılmak istenen panik havası, amacını aşan düşünce ve eylemlere neden oldu. Felaketin boyutu anlaşılmadan insanlar, yalan yanlış bilgiler paylaştı. Henüz depreme ilişkin sağlıklı bilgiler ortaya çıkmadan bilim insanlarının, çeşitli gazete ve tartışma programlarında depreme yönelik bilimsel açıklamaları çarpıtıldı. Kahramanmaraş depreminin dünyanın en büyük kara depremi olduğu iddiasında bulunmak gibi… Bazı bilim insanları da depremin şiddeti konusunda anlaşamadı. İnsanlar enkazın altından kurtarılmayı beklerken, İstanbul’da olası depremi tartışmaya açmak da çeşitli eleştirilere yol açtı.
★★★
Toplum olmak ortak bir bilinçle hareket etmeyi gerektirir. Biz toplum olmayı henüz başaramamış olmalıyız ki büyük felaketler de bile ayrışıyoruz. Oysa Türkiye nüfusunun neredeyse yüzde 60’ını etkileyecek bir deprem kuşağında yaşıyoruz. Eğer bir depremin yarattığı felaketin sonuçlarını, bir başka depremde değiştiremiyorsak, bunun sorumlusu artık hepimiziz demektir. Yerel yönetimler, siyasiler, iş dünyası, basın, kamuoyu, bilim çevreleri…
Depremzedeleri yanlış yönlendirdiler
Elbette depremden hemen sonra insanları manipüle etmek amacıyla ya da bilgi eksikliğinden kaynaklı yanlış bilgiler de yayıldı. Örneğin ikinci el kıyafetin kabul edilip edilmediği gibi konular sosyal medyanın tartışma konusu oldu. Deprem bölgesine yardım götüren Fenerbahçe tırının yağmalandığı iddia edildiyse de Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu iddiaların gerçek olmadığını belirtti. Anadolu Efes ve Türk Tuborg’un gönderdiği markalı polarların “alkol reklamı” olduğu gerekçesiyle reddedildiği gibi yalanları saymıyorum bile… Bu tür yanlış bilgiler yardım çalışmalarını sekteye uğrattı. Devletin afetzedelere yaptığı 10 bin liralık nakdi yardıma vergi dairelerince haciz konulduğu iddiasıyla siyaset üzerinden algı yaratılmaya çalışıldı.