Son yıllarda genel sağlığımızla ilgili artan farkındalık bizi doğru tercihler yapmaya yönlendirse de ne kadar iyi beslendiğimizden emin değiliz. Nitekim genel olarak hazır gıdalarla beslendiğimize dikkat çeken ve ‘’Tamamen sağlıklı beslenmek günümüzde bir efsaneden ibarettir’’ diyen İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk, bu konuda önemli bilgiler paylaştı. İşte açıklamaları:
Hangi gıdaları tüketmek hangilerinden uzak durmak gerekir?
Sağlıklı ve uzun yaşamın en temel kuralı; taze, organik, temiz, yerel, mevsimsel, çiğ ve işlenmemiş büyük çoğunlukla bitkisel besinleri tüketmektir. Günümüzün temel beslenme düzeninde ise daha çok rafine şeker, rafine un, rafine yağ, rafine tuz, yapay aromalar, tatlandırıcılar, koruyucular ve boyalarla hazırlanan işlenmiş gıdalar var. İşte bu tür gıdalardam mümkün olduğu kadar kaçınmak gerekir.
Bu gidişle tencere yemekleri tarih olacak
Küçük büyük herkes öğle ve akşam yemeklerinde fast food’a yöneliyor. Evde tencere yemeği yapanlar giderek azalıyor. Öğle yemekleri pizza, hamburger, tost gibi gıdalarla geçiştiriliyor. Akşam yemeklerinde de çoğu zaman ya fast food sipariş ediliyor ya da marketten alınan hazır gıdalar sofraya konuyor. Ara öğünler de abur cuburlarla geçiştiriliyor. Bol kalorili içecekler, meyve suları da sudan fazla tercih ediliyor. Böyle bir beslenme düzeni ise obezite, diyabet, kalp damar hastalıkları ve kanser için adeta davetiye çıkarıyor. Bu yiyecekleri kısıtlamak, böyle bir beslenme alışkanlığndan uzak durmak, sağlığı iyileştirmenin ve hastalık riskini azaltmanın akıllıca yoludur.
İşlenmiş besinler sağlığı nasıl etkiler?
İhtiyacımız olan bütün gıdaları beslenme yoluyla almamız mümkün değil. Ancak çok az kişi böyle bir diyeti başarıyla sürdürebilir. Daha çok işlenmiş şeker, beyaz un, fruktozdan zengin mısır şurubu, tatlı, trans yağ, alkollü içecek, konserve ürün ve fast-food tüketen kişilerde bir veya daha fazla besin eksikliğinin ortaya çıkması kaçınılmazdır. Ne kadar çok işlenmiş gıda tüketilirse vücutta o kadar vitamin ve mineral eksikliği ortaya çıkar.
Pek çok gıdanın besin değeri yok!
Modern tarım uygulamaları, yoğun ve verimsiz topraklar, yanlış ürün rotasyonları, kimyasal gübreler, bol miktarda kullanılan tarım ilaçları, asit yağmurları gibi nedenlerle toprakların besin kalitesi çok azalmıştır. Vitamin ve mineraller oldukça hassas bileşiklerdir. Hem bitkisel hem de hayvansal gıdaların çiftliklerden, depolara, fabrikalara, marketlere gidişi sırasında vitamin ve minerallerin büyük bir kısmı ortadan kalkar. Erken hasat, depolama, saklama, nakliye, işleme ve pişirmeyle vitamin ve mineraller büyük ölçüde eksilir. Marketten eve geldikten sonra da buzdolabında veya derin dondurucuda bekletilen, yüksek ısıda pişirilen veya kızartılan gıdaların bu içerikleri azalmaya devam eder. Sonuçta oldukça lezzetli görünebilen fakat hiçbir besin değeri olmayan gıdalar sofraya gelir ve tüketilir. Bol kalori alınır fakat vitamin ve mineraller eksiktir. Bu da insanların neredeyse 3/4’ünde var olan en az bir kronik hastalığın temel sebebidir.
Şeker hastalığı önlenebilir
Şeker hastalığı doğal seyri çok iyi bilinen bir hastalıktır. Hastalığın aşikar hale gelmesinden önce, uzun bir dönemi kapsayan prediyabet (diyabet öncesi dönem) evresinin bulunması son derece önemlidir. Bu dönemde hastaların saptanıp, gerekli önlemlerin alınmasıyla kişi diyabet hastası olmayacağı gibi tamamen normale dönebilir. Bunun için 5-15 yıllık süreç içinde kişinin beslenme alışkanlıklarının değiştirilip, düzenlenmesi; sağlıklı yaşam ve beslenme bilincinin verilmesi; egzersiz yapmanın öneminin vurgulanması; stres ve toksinlerden uzak durulması gibi çok önemli önlemler alınması gerekir.
Gıda takviyesi alınmalı mı?
Gıda takviyelerine ihtiyaç vardır ancak doktor önerisiyle kullanılmalıdır. Bunlar kaliteli, performans artıran, sağlıklı yaşlanmaya katkıda bulunan, kronik hastalıkları ve akut enfeksiyonları önleyen özellikte olmalıdır. Özel bir neden yoksa vitamin hapında hayvansal kaynaklı A vitamini, demir, bakır bulunmamalıdır. Sentetik değil doğal kaynaklardan elde edilen vitaminler tercih edilmelidir. Bu takviyeler 400 İÜ E vitamini, 400 mikrogram folik asit, 50 mikrogram B12 vitamini, 400-1000 İÜ D vitamini, 200-1000 miligram C vitamini, 1000-1500 miligram kalsiyum, 200-400 miligram magnezyum, 100-200 mikrogram selenyum, 10-15 miligram çinko içermelidir.